ABD'li Profesör Nathan Phillips, Boston Üniversitesi'nde tutuklu Türk öğrenci Rümeysa Öztürk'e destek vermek amacıyla açlık grevine başladı. Üniversite yönetimi ile yaşadığı gerginlik sonrası greve başlayan Phillips'in eylemi, ifade özgürlüğü ve öğrenci hakları konularında dikkatleri üzerine çekti.
Rümeysa İçin Açlık Grevi Başladı
Boston Üniversitesi'nde görev yapan Profesör Nathan Phillips, Türk öğrenci Rümeysa Öztürk'ün tutuklanmasına tepki olarak açlık grevine başladı. Phillips, üniversite yönetiminin, odasının camına astığı "Rümeysa'yı serbest bırakın" pankartını indirmesi üzerine bu kararı aldığını belirtti. Pankartın tekrar indirilmesi halinde açlık grevine başlayacağını önceden duyuran Phillips, sözünü tuttu.
Phillips, işini ve derslerini aksatmamak için sıvı ve elektrolit almayı sürdürürken, şekersiz kahve ve bitki çayları tüketiyor ancak yemek yemiyor. Bu durum, hem üniversite içinde hem de kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Phillips'in bu eylemi, ifade özgürlüğü ve öğrenci hakları konularında yeni bir tartışma başlattı.
Phillips, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Bir okul gazetesinde yazı yazarak ifade özgürlüğünü kullanan birinin bu şekilde anayasaya aykırı biçimde kaçırılabileceği ve ortadan kaybolabileceği bir ülkede yaşayacağımı hiç düşünmemiştim" dedi. Ayrıca, Rümeysa'nın gözaltına alınmasıyla ABD anayasasının ifade ve düşünce özgürlüğünü güvence altına alan birinci maddesi ile adil yargılanma hakkını içeren beşinci maddesinin ihlal edildiğini savundu.
Üniversite Yönetimi ile Gerginlik
Phillips'in açlık grevine başlamasına neden olan olaylar zinciri, odasının camına astığı pankartın üniversite yönetimi tarafından indirilmesiyle başladı. Üniversitenin Sanat ve Bilimler Fakültesi Dekanı ile yaptığı görüşmede, kampüs binasının camlarından "siyasi pankartların kaldırılmasının" okul politikası olduğu kendisine iletildi. Ancak Phillips, bu durumun ifade özgürlüğüne bir müdahale olduğunu düşünerek eylemine başladı.
Phillips, üniversite yönetiminin bu tutumunu eleştirerek, "Bu noktadan sonra Rümeysa’nın fikir ve düşünce özgürlüğüne yapılan saldırı benim haklarıma da yapılmış oldu" şeklinde konuştu. Açlık grevi ile hem kendi üniversitesindeki kısıtlamaları protesto ettiğini, hem de genel olarak üniversiteler ve ülke genelindeki düşünce özgürlüğünü baskılama çabalarına karşı durduğunu vurguladı.
İfade Özgürlüğü ve Öğrenci Hakları Tartışması
Phillips'in eylemi, ifade özgürlüğü ve öğrenci hakları konularında geniş bir tartışma başlattı. Özellikle üniversitelerde öğrencilerin düşüncelerini özgürce ifade edebilme hakkı, bu olayla birlikte yeniden gündeme geldi. Phillips, "Netanyahu’yu eleştirmek antisemitizm değil" diyerek, düşünce özgürlüğünün sınırlarına dikkat çekti ve İsrail'i eleştirmenin antisemitizm olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu savundu.
Ayrıca, yabancı öğrencilerin vizelerinin iptal edilmesinin kendisini derinden üzdüğünü belirten Phillips, kendi üniversitesinde de birçok öğrencinin vizesinin iptal edildiğini ifade etti. Ülke genelindeki üniversitelerin üzerine çöken korku ve endişe atmosferinin de üzücü olduğunu dile getirdi.
Phillips, odasının kapısında Rümeysa Öztürk ve Columbia Üniversitesi öğrencisi Mahmud Halil’in portrelerini asılı tutarak, "Rümeysa’yı serbest bırakın" pankartını da özgürce odasının camına asacağı günün özlemiyle sakladığını belirtti. Sağlığı el verdiği sürece, başta Rümeysa Öztürk olmak üzere, Mahmud Halil ve Mohsen Mahdawi serbest kalana kadar açlık grevini sürdüreceğini kaydetti.
Profesör Phillips'in bu kararlı duruşu, öğrenci hakları ve ifade özgürlüğü savunucuları tarafından takdirle karşılanırken, üniversite yönetiminin konuyla ilgili nasıl bir adım atacağı merakla bekleniyor. Bu olay, üniversitelerdeki ifade özgürlüğü ve öğrenci hakları konusunda daha geniş bir farkındalık yaratılmasına katkı sağlayabilir.