Sosyal medyada alevlenen "Başörtülü kadınlar İmamoğlu'nu nasıl destekler?" tartışması, gazeteci Ayşe Baykal'ı harekete geçirdi. Baykal, 28 Şubat sürecinin mağduru olan başörtülü kadınlarla bir araya gelerek bu sorunun cevabını aradı. Ortaya çıkan sonuçlar ise oldukça çarpıcı.
28 Şubat'ın İzleri ve Dayanışma Ruhu
Ayşe Baykal, 28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle büyük mağduriyetler yaşayan kadınlarla yaptığı görüşmede, o dönemin acılarını yeniden hatırladı. Ancak bu acılar, kadınların dayanışma ruhunu daha da güçlendirmişti. Baykal, bu durumu şu sözlerle ifade etti:
"28 Şubat'ta yaşadıklarımız, bizi birbirimize daha da kenetledi. O günlerde 'Ya hep beraber ya hiçbirimiz' dedik. Bugün de aynı dayanışma ruhuyla hareket ediyoruz."
Başörtülü kadınların İmamoğlu'na destek vermesinin altında yatan temel nedenlerden biri, 28 Şubat sürecinde yaşadıkları ayrımcılığa karşı duruş sergilemek. İmamoğlu'nun kapsayıcı ve eşitlikçi politikaları, bu kadınların güvenini kazanmış durumda.
Sosyal Medyadaki 'Nankör' Eleştirilerine Cevap
Sosyal medyada başörtülü kadınların İmamoğlu'nu desteklemesine yönelik yapılan "nankör" eleştirileri, büyük tepki çekmişti. Ayşe Baykal, bu eleştirilere şu şekilde yanıt verdi:
"Bu eleştirileri yapanlar, başörtülü kadınların kendi iradeleriyle hareket edemeyeceğini düşünüyorlar. Oysa bizler, aklı başında, düşünen ve karar veren bireyleriz. Kime destek vereceğimiz, tamamen kendi tercihimizdir."
Baykal, başörtülü kadınların siyasi tercihlerinin sorgulanmasının, ayrımcılık ve ötekileştirme anlamına geldiğini vurguladı. Herkesin düşüncelerini özgürce ifade edebilmesi gerektiğini savundu.
Geleceğe Umutla Bakmak
Ayşe Baykal'ın 28 Şubat mağduru kadınlarla yaptığı görüşme, geçmişin acılarını hatırlatırken, geleceğe dair umutları da yeşertti. Kadınlar, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, daha adil ve eşit bir Türkiye için mücadele etmeye kararlı olduklarını gösterdiler.
Bu tartışma, Türkiye'de başörtüsü konusunun hala hassas bir konu olduğunu gösteriyor. Ancak Ayşe Baykal'ın çabaları ve başörtülü kadınların kararlılığı, bu hassasiyetin aşılmasına ve daha kapsayıcı bir toplumun inşa edilmesine katkı sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki, her bireyin düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye, hepimizin ortak hedefi olmalıdır.