Beyaz Saray'da gerçekleşen tarihi zirve, Azerbaycan-ABD ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i Beyaz Saray'da ağırladı. İki lider arasındaki samimi diyalog ve Trump'ın Aliyev'e yönelik övgü dolu sözleri dikkat çekti. Zirvede, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da yer aldı.

Trump'tan Aliyev'e Övgü Dolu Sözler

Görüşme sırasında Donald Trump, İlham Aliyev'i hem güçlü hem de zeki bir lider olarak nitelendirdi. Bu övgü dolu sözler, iki ülke arasındaki ilişkilerin ne kadar iyi olduğunu gözler önüne serdi. Trump'ın Aliyev'e yönelik bu iltifatları, uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı. Peki, bu sıcak ilişkilerin arkasında ne yatıyor? Uzmanlar, Azerbaycan'ın enerji kaynakları ve stratejik konumunun bu yakınlaşmada önemli rol oynadığını belirtiyor.

Trump'ın Aliyev'e yönelik sözleri şu şekilde oldu: "Siz hem çok güçlü hem de çok zeki bir lidersiniz. Sizinle işbirliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyorum." Bu sözler, Aliyev-Trump arasındaki kişisel uyumun da bir göstergesi olarak yorumlandı.

Zirvenin Ardından Beklentiler Neler?

Beyaz Saray'daki zirve, Azerbaycan-ABD ilişkileri açısından önemli bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. İki ülke arasındaki işbirliğinin artması, özellikle enerji ve güvenlik alanlarında yeni projelerin hayata geçirilmesi bekleniyor. Ayrıca, Dağlık Karabağ sorununun çözümü konusunda ABD'nin arabuluculuk rolünün güçlenmesi de gündemde. Zirvenin ardından yapılan açıklamalarda, her iki lider de bölgedeki istikrarın önemine vurgu yaptı.

Zirvede ele alınan konular arasında şunlar yer aldı:

• Enerji güvenliği
• Terörle mücadele
• Bölgesel istikrar
• Ekonomik işbirliği

Azerbaycan ve ABD arasındaki ilişkilerin bu denli gelişmesi, bölgedeki diğer ülkeler tarafından da yakından takip ediliyor. Özellikle Ermenistan, bu yakınlaşmanın Dağlık Karabağ sorununun çözüm sürecini nasıl etkileyeceğini merak ediyor.

Sonuç olarak, Trump'ın Aliyev'e yönelik övgü dolu sözleri ve Beyaz Saray'daki samimi zirve, Azerbaycan-ABD ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. İki ülke arasındaki işbirliğinin artması, bölgedeki istikrar ve güvenliğe olumlu katkılar sağlayabilir. Ancak, bu durumun Dağlık Karabağ sorununun çözüm sürecini nasıl etkileyeceği ise belirsizliğini koruyor.