Türkiye ekonomisi için alarm zilleri çalıyor! Dolarizasyon, son 6 yılın en hızlı artışını göstererek endişe verici bir tablo çiziyor. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik 19 Mart'ta başlayan hukuki süreç ve sonrasındaki gelişmeler, finansal piyasalarda büyük bir sarsıntıya yol açtı. Bu durum, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların Türk Lirası'ndan (TL) kaçışını hızlandırdı ve döviz talebini katlayarak artırdı.

Döviz Mevduatlarında Rekor Artış

Döviz mevduatları, bu yılın ilk 16 haftasında parite etkisinden arındırılmış olarak tam 16.9 milyar dolar yükseldi. Bu, 2019 yılından bu yana görülen en hızlı yükseliş olarak kayıtlara geçti. Ancak daha da dikkat çekici olan, bu yükselişin yaklaşık yarısının 19 Mart sonrasında yaşanmış olması. Bu durum, İmamoğlu'na yönelik gelişmelerin piyasalar üzerindeki etkisini açıkça ortaya koyuyor.

Peki, dolarizasyon neden bu kadar tehlikeli? İşte bazı önemli noktalar:

• Ekonomik İstikrarsızlık: Dolarizasyon, yerel para birimine olan güveni azaltır ve ekonomik istikrarsızlığı tetikler.
• Enflasyon Riski: Döviz talebinin artması, TL'nin değer kaybetmesine ve enflasyonun yükselmesine neden olabilir.
• Borç Yükü: Dövize endeksli borçları olan kişi ve kurumların yükü artar.
• Yatırım Ortamı: Yatırımcılar, dolarizasyonun yüksek olduğu bir ortamda yatırım yapmaktan kaçınabilirler.

19 Mart Sonrası Panik Havası

19 Mart'ta başlayan süreç, piyasalarda adeta bir panik havası yarattı. Yatırımcılar, belirsizlik ortamından korunmak amacıyla hızla dövize yöneldiler. Bu durum, TL'nin değer kaybetmesine ve döviz kurlarının yükselmesine neden oldu. Uzmanlar, bu durumun Türkiye ekonomisi için ciddi bir risk oluşturduğunu belirtiyorlar.

Bu gelişmelerin yanı sıra, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durum da dolarizasyonu tetikleyen önemli bir faktör. Yüksek enflasyon, işsizlik ve dış ticaret açığı gibi sorunlar, TL'ye olan güveni sarsıyor ve yatırımcıları dövize yöneltiyor.

Dolarizasyonun Önüne Nasıl Geçilir?

Dolarizasyonun önüne geçmek için kapsamlı bir ekonomik reform programı uygulanması gerekiyor. Bu programın temel unsurları şunlar olmalı:

• Enflasyonla Mücadele: Enflasyonu düşürmek için sıkı para politikası uygulanmalı ve mali disiplin sağlanmalı.
• Yapısal Reformlar: Ekonominin rekabet gücünü artırmak için eğitim, hukuk ve enerji gibi alanlarda yapısal reformlar yapılmalı.
• Yatırım Ortamının İyileştirilmesi: Yatırımcıların güvenini kazanmak için hukukun üstünlüğü sağlanmalı ve bürokrasi azaltılmalı.
• TL'ye Güvenin Artırılması: TL'nin istikrarını sağlamak için bağımsız bir merkez bankası politikası izlenmeli.

Türkiye ekonomisi, dolarizasyon tehdidiyle karşı karşıya. Bu tehdidi bertaraf etmek için hükümetin acil önlemler alması gerekiyor. Aksi takdirde, dolarizasyonun artmasıyla birlikte ekonomik istikrarsızlık derinleşebilir ve Türkiye, daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalabilir.

Sonuç olarak, dolarizasyonun bu denli hızlı yükselişi, Türkiye ekonomisi için ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Hükümetin ve ilgili kurumların vakit kaybetmeden harekete geçerek, enflasyonu kontrol altına alacak, yapısal reformları hayata geçirecek ve yatırım ortamını iyileştirecek adımlar atması gerekiyor. Aksi takdirde, TL'ye olan güven daha da azalacak ve dolarizasyon, Türkiye ekonomisi için daha büyük bir sorun haline gelecektir.