
Çerkes Göçü Faciası: 500 Bin Kayıp! Tarihin Unutulan Acısı
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Önder Duman, Çerkes göçüyle ilgili yürek burkan bir gerçeği ortaya çıkardı. Duman'ın açıklamalarına göre, Osmanlı topraklarına ulaşmak için yola çıkan yaklaşık 500 bin Çerkes, göç yolunda hayatını kaybetti.
Göçün Sebepleri ve Zorlu Şartlar
Çerkes göçü, 19. yüzyılın ikinci yarısında Rus İmparatorluğu'nun Kafkasya'yı işgali ve Çerkes halkına uyguladığı baskılar sonucu yaşanmıştır. Binlerce insan, yurtlarını terk ederek Osmanlı İmparatorluğu'na sığınmak zorunda kalmıştır. Prof. Dr. Duman, bu göçün ne denli zorlu şartlarda gerçekleştiğini şu sözlerle ifade ediyor:
“Çerkesler Osmanlı'ya yaptığı göç sırasında pek çok gemi ve tekne ile ya batmış ya da kapasitelerinin çok üzerinde insan taşıyarak sefere çıkmıştır. Bu da beraberinde çok büyük can kayıplarını getirmiştir.”
Göçmenlerin karşılaştığı zorluklar sadece deniz yolculuğuyla sınırlı değildi. Açlık, hastalık, salgınlar ve kötü hava koşulları da can kayıplarının artmasına neden olmuştur. Arşiv kayıtları, bu acı gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
Arşiv Kayıtları ve Kayıp Sayısı
Prof. Dr. Duman, arşiv kayıtlarına dayanarak yaptığı açıklamada, göç sürecinde yaşanan can kayıplarının boyutunu şu şekilde belirtiyor:
“Arşiv kayıtları, bu göç sürecinde 500 bin insanın daha Osmanlı topraklarına ulaşamadan hayatını kaybettiğini göstermektedir.”
Bu rakam, Çerkes göçünün ne denli büyük bir insani trajediye dönüştüğünü açıkça göstermektedir. Hayatını kaybedenlerin çoğu, açlık, hastalık ve deniz kazaları sonucu yaşamını yitirmiştir. Göç yolunda yaşanan bu acı olaylar, tarihin unutulmaz sayfalarına kazınmıştır.
Tarihin Unutulmaması Gereken Acı Bir Sayfası
Çerkes göçü, tarihin acı ve unutulmaması gereken bir sayfasıdır. Yaşanan bu büyük insani trajedi, gelecek nesillere aktarılmalı ve bu tür acıların bir daha yaşanmaması için gerekli dersler çıkarılmalıdır. Prof. Dr. Önder Duman'ın bu konudaki çalışmaları, tarihin karanlıkta kalmış noktalarının aydınlatılması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu tür araştırmalar, geçmişten ders alarak geleceğe daha umutla bakmamızı sağlamaktadır.