Diyanet İşleri Başkanlığı, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda gündeme getirdiği makam araçları iddialarına sert bir yanıt verdi. Başkanlık, iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik olduğunu belirtti.
Diyanet'ten Sert Yalanlama: "Çarpıtılmış İçerik!"
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Veli Ağbaba'nın sunduğu görsellerin açıkça çarpıtılmış bir içerik olduğu vurgulandı. Açıklamada, "Sayın Ağbaba'nın komisyonda sunduğu ve basına da yansıyan görsel, açıkça çarpıtılmış bir içeriktir. Görselde yer alan araçlar, dijital ortamda montaj programlarıyla bir araya getirilmiş olup, Başkanlığımızın envanterinde bulunan araçlarmış gibi sunulmuştur. Bu tamamen algı oluşturmaya yönelik, gerçek dışı bir kurgudur." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, görselde yer alan araçlardan sadece TOGG marka makam aracının yaklaşık 2 yıldır aktif olarak kullanıldığı belirtildi. Diğer araçların ise kuruma ait olmadığı ifade edildi. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu türden yanıltıcı bilgilerin yayılmasına karşı hukuki süreç başlatıldığını duyurdu.
"15 Yaşında, İkinci El Tahsis Edilmiş Araç"
Açıklamada, Ağbaba'nın 2019 yılında çekilen bir fotoğraftaki aracı yeni alınmış gibi sunma çabası da eleştirildi. Söz konusu aracın 15 yaşında olduğu ve 9 yıl önce Başbakanlık tarafından ikinci el olarak tahsis edildiği belirtildi. Ayrıca, aynı görselde yer alan ve zaman zaman eleştirilere konu olan bir aracın ise kiralama yöntemiyle kısa bir süre kullanıldığı, ancak tasarruf tedbirleri kapsamında yaklaşık 1 yıl önce iade edildiği vurgulandı.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın konuyla ilgili bir açıklaması bulunmazken, kurumun bu türden iddialara karşı sessiz kalmayacağı ve gerekli hukuki adımları atacağı belirtildi.
Hukuki Süreç Başlatıldı
Diyanet İşleri Başkanlığı, gerçeğe aykırı beyanları ve yanıltıcı görsel kullanımı nedeniyle CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba hakkında, Başkanlığı ve Sayın Başkanı hedef alan mesnetsiz ithamlar sebebiyle gerekli hukuki sürecin başlatıldığını duyurdu.
Bu olay, Türkiye'de kamu kurumları ve siyasetçiler arasındaki tartışmaların ne kadar hızlı bir şekilde kamuoyuna yansıdığını ve bu türden iddiaların ne gibi sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.
