Türkiye’de vicdani ret hareketinin tarihine bakmak, hem değerli bir mücadele geçmişini anlamak hem de günümüz için önemli bir zemini değerlendirmek anlamına geliyor. Bu yazıda, vicdani ret hareketinin kısa direniş tarihini hatırlatarak, konuya aşina olmayanların ilgisini çekmeyi amaçlıyoruz. Bu yaklaşımımız, vicdani ret hareketinin tarihini ele alan çalışmaların, Türkiye ve dünyadaki ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmeleri yeterince bütünlüklü bir şekilde aktarmadığı yönündeki gözlemimize dayanıyor. Amacımız, bu mücadelenin önemli anlarını yeniden hatırlatırken, Türkiye ve dünyadaki gelişmelere de ışık tutan bir anlatı sunmaktır.
1990'lar: Militarist Düzene Karşı Müdahaleler
Vicdani ret kavramı, Türkiye gündemine ilk olarak 1989'un sonlarında Tayfun Gönül ve ardından 1990'ın başlarında Vedat Zencir'in açıklamalarıyla girdi. Bu açıklamalar, devletin "terörle mücadele" anlayışının ön planda olduğu, faili meçhullerin ve cinayetlerin yaşandığı karanlık bir döneme denk geliyordu. 1992 yılında Savaş Karşıtları Derneği (SKD) kuruldu, ancak dernek tüzüğündeki "militarizme karşı olmak" ifadesi nedeniyle kısa süre sonra feshedildi. Buna rağmen, 90'larda "Bakaya Dergisi" gibi anti-militarist yayınlar yapılmaya devam etti ve bu yayınlar soruşturmalara ve tutuklamalara yol açtı.
Devlet, vicdani ret fikrine karşı ilk büyük tepkisini, 8 Aralık 1993'te HBB televizyonunda yayınlanan bir programla gösterdi. Programın ardından, dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in emriyle program ve katılımcıları hakkında askeri mahkemede dava açıldı. Bu dava, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önünü açan bir içtihat kararıyla sonuçlandı. 1994'te İstanbul Savaş Karşıtları Derneği (İSKD), dört kişinin vicdani reddini açıkladığı bir basın toplantısı düzenledi. Osman Murat Ülke'nin de dahil olduğu birçok kişi tutuklandı ve yargılandı. Bu gelişmeler, TBMM'deki muhalefet partilerinin de harekete geçmesine neden oldu ve vicdani ret hakkına ilişkin yasa tasarıları sunuldu, ancak kabul edilmedi.
Direnişin Yükselişi ve Uluslararası Destek
1996 yılında Osman Murat Ülke, vicdani ret nedeniyle tutuklanan ilk isim oldu. Askeri cezaevinde zorla asker kıyafeti giydirilmek istenmesine karşı direndi ve açlık grevine başladı. Ülke, 1997 yılında AİHM'de Türkiye'ye karşı ilk vicdani ret başvurusunu yaptı. Aynı dönemde, Barış İçin Kadın Girişimi kuruldu ve vicdani ret, zorunlu askerlik gibi konuları gündemine aldı. LGBTİ+ hareketi de anti-militarist mücadeleye dahil oldu ve vicdani ret konusunu tartışmaya başladı.
- 1996: Antimilitarist İnisiyatif (AMİ) kuruldu.
- 1998: Uluslararası Af Örgütü, Osman Murat Ülke'yi İfade Özgürlüğü ile ilgili maddenin sembol kişisi olarak seçti.
- 15 Mayıs: Uluslararası Vicdani Retçiler Günü'nde toplu ret açıklamaları yapıldı ve vicdani retçiler şenlikleri düzenlendi.
Vicdani ret hareketi, eylemliliklerine dergilerin yanı sıra tiyatro grupları kurmak, şenlikler organize etmek gibi yöntemleri de dahil ederek ilerledi. Bu dönemde, vicdani retçiler, militarizme karşı çeşitli etkinlikler düzenleyerek kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalıştılar.
1990'lı yıllar, Türkiye'de vicdani ret hareketinin temellerinin atıldığı ve direnişin yükseldiği bir dönem oldu. Baskılara rağmen, vicdani retçiler mücadelelerinden vazgeçmediler ve uluslararası destekle seslerini duyurmaya devam ettiler.