Nükleer fisyonun gücü ilk olarak 2.Dünya Savaşı'nda yıkıcı atom bombasının icadı ile gerçekleşmiştir. Ancak savaş bittikten ve dünya bu inanılmaz enerjinin açığa çıkmasına tanık olduktan sonra, tüm dikkatler nükleer reaksiyonları bir güç kaynağı olarak kullanmaya odaklandı.
ABD nükleer gücü süper bilgisayara emanet edilecek!
Atomları bir nükleer reaktörde bölerek nasıl elektrik üretebiliriz? Denizaltılardan neredeyse her şeye güç sağlamak için kullanıyoruz. Pek çok ülkedeki evler bile nükleer enerji kullanıyor çünkü ABD ve İngiltere'deki yaklaşık beş konuttan biri bu santrallerden güç alıyor (How it works dergisindeki verilere göre). Diğer elektrik üretim yöntemleri gibi, bu santraller de türbinleri döndüren su buharı üretmek için ısı enerjisini kullanır. Bu, şu anda elektrik üretmenin birincil yöntemi olan fosil yakıtı yakmaya çok benzer bir süreçtir, ancak sera gazı emisyonları ona kıyasla çok daha azdır.
Nükleer santrallerde kullanılan yakıt, istikrarsız bir uranyum formudur ve atom ikiye bölündüğünde ısı enerjisi açığa çıkarır. Nükleer santraller gibi kontrollü ortamlarda bu ısıyı verimli enerji üretimi için kullanmak mümkündür. 1986'da Çernobil'de ve 2011'de Fukuşima'da meydana gelen radyoaktif atıklar ve kazalar hala birçok insanın bu güce şüpheyle bakmasına neden oluyor. Bununla birlikte, modern tesis tasarımları, radyoaktif parçacıkların harici malzemelerle temasını en aza indiren güvenlik önlemleri içerir. Radyoaktif atıkların geri dönüşümü için yeni teknikler de geliştirilmektedir. Bu nedenle bazı önde gelen bilim adamları, nükleer fisyonu elektrik üretmenin en çevre dostu yöntemlerinden biri olarak görüyor.