Gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan, sabah saatlerinde gözaltına alınmalarının ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. İki gazetecinin mahkemedeki ifadeleri, olayın perde arkasını aralıyor. Savcının ifade almadan mahkemeye sevk etmesi dikkat çekerken, Ağırel ve Soykan'ın savunmaları çarpıcı detaylar içeriyor.
Ağırel'in Savunması: İftira ve Kurgu İddiası
Murat Ağırel, savunmasında kendisine yöneltilen suçlamaların asılsız olduğunu ve bir kurgudan ibaret olduğunu vurguladı. Son dönemde İstanbul'da yaşanan hukuksuzlukların, kendisini suçtan kurtarmak isteyen bir kişi tarafından yapılan iftiralarla bağlantılı olduğunu iddia etti. Ağırel, savcılık makamının ifadesini almadan mahkemeye sevk etmesine de tepki gösterdi ve ses kaydının dinlenmesi gerektiğini belirtti.
Ağırel, Flash TV'nin satışı ile ilgili iddialara da değinerek, satıştan sonra ilgili kişiye ulaşmaya çalıştığını ve Payfix iddianamesiyle ilgili sorular sormak istediğini söyledi. Ancak holding binasına davet edildiğini, gazeteci olarak holding binasına gitmesinin uygun olmadığını belirtti. Bu konuda Timur Soykan'dan fikir aldığını ve gazeteciliğin en temel şartlarından birinin karşı tarafa cevap hakkı vermek olduğunu ifade etti.
Ağırel, sözlerine şöyle devam etti:
Bizler gazeteciyiz, hakkında kötü bir şey düşünmem, gerçeği ararız, elimde iddianame ve MASAK var. Kendisi bize ikinci kez aradığında da ‘En güvenli yer burası burada buluşalım’ dedi. ‘Ya gazetede ya da halka açık çay bahçesinde buluşacağım’ dedim. ‘Ses kaydı alacağım siz de ses kaydı alın’ dedim. Halka açık bahçede Timur Soykan ile oturduk. Kendisi yardımcısıyla 5 klasör getirdi. Sorduğumuz sorulara cevap verdi. Bizi zaten konuşturmamaya çalıştı.
Ayrıca, yasadışı bahse aracılık ettiği tespit edilen bir kişinin nasıl oluyor da bir yıl sonra Bankacılık Denetleme Kurumu’ndan lisanslı banka aldığını sorguladı. Flash TV ile alakalı bir durum olmadığını, kendisiyle buluştuğunda 2 buçuk ay önce Flash TV'yi aldığını ve "Bir tane tweetimi gösterin 10 yıl ceza verin, ben Bankacılık Denetleme Kurumu’nun kanununa tabiyim, beni yazarsanız bunun karşılığı yüksek olur" dediğini aktardı. Ağırel, bunun bir tehdit olduğunu ve cezaevinden iftira atıldığını savundu.
Ağırel, savunmasını şu sözlerle tamamladı:
Bizim derdimiz payfix, hukukun üstünlüğüne inanıp bu insanların yaptıklarını ortaya çıkarmamız gerekirken bu kişiler üstünlerin hukukunu kullanarak cezaevinden bizi tutuklatmaya çalışıyor. Biz de üst kişilerden birini bulup onlarla mı ifade vermemiz gerekiyor, gerçekleri sabote etmemiz mi gerekiyor? Bir yıl öncesinden başlayan ve artık sübuta ermiş gizlilik kararı olmayan dosyayı yazarken bununla ilgili cevap hakkınız var kullanmak istiyor musunuz demek ne zaman suç oldu?
Soykan'ın Savunması: Yargıda Yuvalanmış Suç Yapısı İddiası
Timur Soykan da savunmasında, atılı suçlamaları kabul etmediğini ve suçsuz olduğunu belirtti. Neden burada olduğu sorusuyla başlayarak, yargıda yuvalanmış bir suç yapısının veya siyasi talimatla çalışan bir yapının varlığına dikkat çekti. Bu yapının gazetecilik yapmalarını istemediğini, iktidarın beğendiği gazeteciler gibi olmalarını istediğini, ancak kendilerinin öyle olmadığını vurguladı.
Soykan, şunları söyledi:
Şunun bir izahı yok, bir yasadışı bahis baronu, ben de Murat'ta yıllardır yasadışı bahisle türlü mafya gruplarıyla mücadele etmiş tehdit edilmiş gazetecileriz. Bu mücadeleyi yaparken yasadışı bahis baronu olduğu iddiasıyla yargılanan bir zat bizim hakkımızda hiçbir delil göstermeden tek satır şantaj eylemi oluşturacak herhangi bir delil göstermeden bizim hakkımızda şikayetçi oluyor. Bu iftira maalesef ki bir savcı tarafından ciddiye alınıp bizim evimize sabaha karşı şafak vakti polisler gönderiliyor.
Soykan, yasadışı bahis baronlarıyla ilgili haber yapmanın görevleri olduğunu, bunun uyuşturucu kadar büyük bir kara para kaynağı olduğunu ve bu konuda mücadele ettiğini ifade etti. Yasadışı bahis baronu olduğu iddiasıyla yargılanan bir kişinin banka sahibi olmasının, elektronik ödeme yöntemi yönetmesinin ve televizyon kanalı lisansı alabilmesinin büyük bir haber olduğunu vurguladı. Bu durumun, bu kişiye kimlerin izin verdiğini, MASAK raporunun olup olmadığını ve BDDK'nın lisans verip vermediğini sorgulamayı gerektirdiğini belirtti.
Soykan, sözlerine şöyle devam etti:
- Banka kurmak basit bir şey değil, suçlular banka kuramaz.
- Suçlular TV kanalı lisansı alamaz, suçlular elektronik ödeme sistemi yönetemez, biz böyle bir şey gördüğümüzde haber yapmalıyız deriz.
- Erkan Kork denen kişiye yargılanan kişiye kimler bu lisansları verdi kimler onayları verdi kara para suçlusu olduğu iddia eden kişi nasıl denetimlerden geçebilir.
Ayrıca, devlette yargıda ülkede bir çürüme olduğunu ve gazeteci olarak skandallar yazmaktan ve bunlardan yargılanmaktan yorulduklarını dile getirdi. Yasadışı bahis baronu olduğu iddia edilen bir kişinin kripto para piyasasına gireceğini, bu kişilerin rüşvet teklif edebileceğini, iftira atabileceğini ve itibarsız kişiliksiz insanlar olduğunu söyledi. Bu kişiyle açık bir alanda buluştuklarını, bankaya gelme teklifini reddettiklerini, Midpoint'te oturduklarını ve klasör dosyalarla ilgili soru sorduklarını anlattı.
Son olarak, Soykan, BDDK başkan yardımcısı Mustafa Aydın'ın skandal düğününü haber yaptığını ve bu haberde BDDK başkan yardımcısının davetiye bastırarak bütün bankaların yöneticilerine gönderdiğini, beş yıldızlı bir otele davet ettiğini ve davet edilen kişilerin ne kadar takı takalım diye sorduğunu anlattı. Bu düğüne katıldığını, her yerin çelenklerle dolu olduğunu ve düğünün sadece takı merasiminden ibaret olduğunu belirtti. Düğünde çektiği videolarda, yasadışı bahisten tutuklanmış bir kişinin de olduğunu ve bu kişinin BDDK başkan yardımcısına takı taktığını gördüğünü ifade etti.
Soykan, savunmasını şu sözlerle tamamladı:
Bizi tutuklayacaksanız nerede bir şantaj varmış hangi kelime, ben mesaj mı atmışım seni öldüreceğim vs buna dair tek bir cümle göstermeden bizi tutuklarsanız hukuk rezaleti olarak anlatılacak diye düşünüyorum.
Ağırel ve Soykan'ın serbest bırakılması, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Ancak, yargı sürecinin devam etmesi ve iddiaların ciddiyeti, olayın takip edilmesi gerektiğini gösteriyor. Gazetecilerin savunmalarında dile getirdiği yargıda yuvalanmış suç yapısı ve siyasi baskı iddiaları ise, daha derinlemesine araştırılması gereken konular olarak öne çıkıyor.