16 Nisan 2025 Çarşamba

Hayatın Anlamı Ne? Yunus Emre'den İlhamla Derin Bir Arayış

Çocukluğumuzdan beri aşina olduğumuz Yunus Emre'nin "Yunus sen bu dünyaya niye geldin?" ilahisi, aslında hepimizin içten içe sorduğu bir soruyu dile getirir. Günümüz modern hayatında, teknolojinin dikkatimizi dağıttığı ve türlü tuzaklarla dolu bir dünyada, bu soruya cevap bulmak daha da önem kazanıyor. Ahmet Tezcan'ın "Sen Bu Dünyaya Niye Geldin?" adlı kitabı, Cerrahi Tekkesi 22. Postnişini Ahmet Özhan ile yaptığı derviş sohbetlerinden oluşuyor ve okuyucuya bu derin arayışta rehberlik ediyor.

Mürid Olmak İçin Nelerden Vazgeçilir?

Kitabın ilk bölümünde, "Dervişlerin sohbetinden Muhammed kokusu gelir" denilerek, tiryakiliklerden, şartlanmalardan ve prangalardan kurtulmadan kişinin kendi hakikatine ulaşmasının mümkün olmadığı vurgulanıyor. Özhan, dervişliğin besmelesine gelmeden önce bu engellerin aşılması gerektiğine dikkat çekiyor. "Prangalarından kurtulman gerekiyor, bunlar acı verir, nereye acı verir? Nefse. Hangi Nefse acı verir? İzafi nefse. Senin hakikatin olan nefse değil. Ona lezzet verir, buna acı," diyerek bu sürecin zorluğunu ancak gerekliliğini ifade ediyor.

Bu noktada, okuyucuya "Bir karar mı vereceksin, bîkarar mı kalacaksın?" sorusu yöneltiliyor. Zira dervişin neş'et etmesi için günün şartlarının teşhisi, tedavinin tespiti ve istikrarlı bir uygulama gerekiyor. Cenab-ı Hakkın sınırlarını bilerek hareket etmek, seyr-i süluk için elzemdir. Doğduktan sonra karşılaştığımız şartlanmaların, bize yüklenen esmamızı örttüğüne dikkat çeken Özhan, "Doğduktan sonra evdi, aileydi, akrabaydı, mahalleydi, okuldu, sosyal hayattı derken ‘kerpiç kerpiç üstüne kurdum binayı’ türküsündeki gibi bir yaşam kuruyorsun ama o binanın temelinde bir hazinenin var olduğunu unutuyorsun," diyor.

Bu nedenle, zihnimizi ve algılarımızı temizleyip özümüze dönmemiz gerekiyor. Bunu yapabilmek için de bir mürşide ihtiyaç duyuluyor. Özhan'ın ifadesiyle, mürşid "Eline bir tesbih, diline bir Esma verip o binayı kerpiç kerpiç üstüne nasıl kurduysan yine kerpiç kerpiç yıktıracak ve taa temele indirip sana kendi hakikatini gösterecek." Bu yolculuğun seyri ise kişinin kabiliyetine göre farklılaşıyor. "Kiminin cevheri katmanlar altındadır, kimininki bir avuç tozla örtülüdür; bir nefeslik rüzgâr yeter o istidadı açığa çıkarmak için," sözüyle bu farklılık vurgulanıyor.

Neden Bir Mürşide İhtiyaç Var?

Günümüzde insanoğlu, bilgi çağı ve teknoloji çağı söylemleriyle kibrinin kurbanı oluyor ve kendi hakikatinden uzaklaşıyor. Sahip olduğu bilgiler, anlam arayışında yetersiz kalıyor. Bu nedenle, hakiki bir mürşit olmadan ilerlemek mümkün olmuyor. Ahmet Özhan, mürşidin rehberliğine duyulan ihtiyacı şöyle özetliyor: "Kendi kendine basiret sahibi olamazsın. Sen gidip birine danışmazsan, bir ustanın çırağı olmazsan, kendi başına bulamazsın onu; çünkü kendi başına kaldığın zaman kendini beğenirsin, ben dersin, seninle aynı vasıflara sahip diğer platformları itersin, ötelersin, ötekileştirirsin. Aslında kendini örselediğinin farkına varmazsın. Sıkıntı burada. Çünkü basiret; ötekisiz bakıştır. İşte orada sana gereken şey; mürşit! Olmazsa olmaz! Çünkü mürşit sana edebi yani kendini beğenmemeyi öğretiyor."

Özhan, "Basiret dediğin kendi kendine var olmaz, oluşur, bir ustanın, bir mürşidin nezaretinde bir metodolojiye tabi tutularak oluşturulan bir sürecin mahsulüdür o. Basiret o sürecin hasılasıdır," diyerek basiretin önemini ve mürşidin rolünü vurguluyor.

Gerçek Mürşid Kimdir?

Tarikat ve cemaat adı altında yaşanan olumsuz tecrübeler nedeniyle, mürşit arayanlar için en zor sorulardan biri de "Gerçek mürşit kimdir?" sorusu oluyor. Biat etmenin ve teslimiyetin esasından söz eden Özhan, bu yolun büyük tehlikeler barındırdığının altını çiziyor: "Mürşit arayışı ile yola çıkan bir yolcunun ne aradığını iyi bilmesi, dikkatli ve uyanık olması lâzımdır, yoksa mürşit arıyorum derken haramilerle burun buruna gelirsin! Çünkü yol ne kadar kıymetli ise haramisi de o kadar çok olur."

Peki, mürşit kimdir? Ahmet Özhan bu soruyu şöyle cevaplıyor: "Mürşitlik uçmak kaçmak değildir. Mürşidin verdiği cevazlar, sözler, dersler Kitap ve Sünnet’e ait mi? Müridin önce bunun farkına varması lâzım. Gerçek Mürşitlik; Cenabı Hakkın ‘Alîm’ sıfatında açığa çıkması olan varlık âlemindeki ilm-i ledünniye talip olan kişiyi öğrenci olarak alıp hazırlık sınıfından master seviyesine kadar getirecek, o ilimle âmil olan bir kâmil kişidir. Gerçek mürşidin yanına vardığında onun ağzından dünya ile alakalı hiçbir lakırdı duymazsın. O’nun işi Kitap ve Sünnet’ten milim ayrılmadan ve kıl kadar taviz vermeden talip olan kişide mündemiç olan ‘Ahlak-ı Hamide’yi açığa çıkarmak, masivadan ve malayaniden uzaklaştırıp arındırarak feyiz safhasına getirmektir. Gerçek mürşit evini başına yıkar senin. Yani nefsinin hoşuna giden ne varsa gönlünde hepsini bir bir terk ettirir sana."

Ahmet Tezcan ve Ahmet Özhan'ın bu kıymetli sohbetleri, anlam arayışındaki insanlara kendi hakikatlerini bulmaları için bir yol haritası sunuyor. Zihnimizdeki pek çok kavramı ve kabulü temelinden sarsan bu eser, okuyucuya derin bir tefekkür imkanı sağlıyor.

İlgili Haberler