New York Times köşe yazarı Thomas Friedman, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çarpıcı iddialarda bulundu. Friedman, Netanyahu'nun kendi siyasi çıkarlarını hem İsrail'in hem de ABD'nin çıkarlarının önünde tuttuğunu savunarak, "Bu İsrail hükümeti bizim müttefikimiz değil" dedi. Bu açıklamalar, ABD-İsrail ilişkilerinde yeni bir gerginliğin işareti olarak yorumlanıyor. Peki, bu iddiaların ardında yatan sebepler neler ve ABD-İsrail ilişkileri nasıl bir yöne doğru ilerliyor?
Netanyahu'nun Politikaları ABD Çıkarlarını Zedeliyor mu?
Friedman, yazısında ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan, BAE ve Katar liderleriyle görüşme planı yaparken Netanyahu ile görüşmekten kaçınmasının, "önemli bir farkındalığın işareti" olduğunu belirtti. Friedman'a göre, Netanyahu Trump'ı "kandırabileceğini" düşündü. Ancak ABD'nin Hamas, İran ve Husilerle yürüttüğü bağımsız diplomasiyle Trump, Netanyahu'ya "satın alınamayacağını" gösterdi.
Friedman, İsrail hükümetini "aşırı milliyetçi ve mesihçi" olarak tanımlayarak, bu yapının komşu Arap halklarla birlikte yaşamayı reddettiğini ifade etti. Netanyahu yönetiminin temel hedeflerinin Batı Şeria'nın ilhakı, Gazze'deki Filistinlilerin tahliyesi ve yerleşim inşası olduğunu belirten Friedman, "Bu gündem, ABD çıkarlarına doğrudan zarar veriyor" dedi. Friedman'a göre, Netanyahu'nun politikaları, uzun yıllardır devam eden ABD-İsrail-Arap ittifakını da tehlikeye atıyor. Bu ittifakın temeli iki devletli çözüme dayanıyordu ve Friedman, Biden yönetiminin bu çözüm için Filistin yönetimiyle temas kurulmasını istediğini ancak Netanyahu'nun koalisyon ortaklarının tehdidi nedeniyle bunu reddettiğini yazdı.
Gazze Planı Yeni Savaş Suçları mı Doğuracak?
Friedman, Netanyahu'nun Gazze'ye yeniden girerek Filistin halkını Mısır sınırıyla Akdeniz arasındaki dar bir alana sıkıştırmayı hedeflediğini belirtti. Bu planın, "daha fazla savaş suçu" iddiasını beraberinde getirebileceğini söyledi. Yazıda, Netanyahu'nun Gazze planının Hamas'a alternatif üretmekten ziyade kalıcı bir askeri işgali amaçladığını ifade eden Friedman, bu yaklaşımın "Akdeniz kıyısında bir Vietnam'a dönüşebileceğini" savundu. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Gazze'nin kalıcı işgaline dair açıklamalarına dikkat çeken Friedman, yerel nüfusun Gazze'nin yalnızca dörtte birine sıkıştırılmasının planlandığını aktardı.
- İsrail ordusunun kayıpları azaltmak için daha agresif yöntemlere başvurabileceği
- Bunun da Gazze'deki sivil altyapının yok olmasına yol açabileceği
- Sivillerin zorla yardım kamplarına yerleştirilmesi, gıda ve ilaç krizleri ve yeni kitlesel ölümlerle sonuçlanabileceği
İsrailli uzman Amos Harel'in analizine değinen Friedman, bu durumun İsrailli siyasi ve askeri liderlerin bireysel düzeyde uluslararası mahkemelerde yargılanmalarına yol açabileceğini söyledi. Friedman'a göre, Netanyahu'nun politikaları yalnızca İsrail'e değil, ABD'nin Orta Doğu'daki müttefikleri olan Ürdün ve Mısır'a da tehdit oluşturuyor. Bu iki ülke, Filistinlilerin topraklarına yönlendirilmesinden endişe ediyor.
ABD Ne Yapmalı?
Friedman, yazısını şu ifadelerle tamamladı: "Sayın Başkan, Orta Doğu konusunda bağımsız ve doğru içgüdülere sahipsiniz, bu içgüdüleri takip edin. Aksi takdirde Yahudi torunlarınız, Yahudi devletinin yalnızlaştırıldığı bir dünyada büyüyen ilk nesil olacak." Friedman'ın bu sözleri, ABD'nin Orta Doğu politikasında daha aktif ve bağımsız bir rol oynaması gerektiğine işaret ediyor.
Sonuç olarak, Thomas Friedman'ın Netanyahu hakkındaki iddiaları ve ABD'ye yaptığı çağrı, Orta Doğu'daki dengeleri değiştirebilecek nitelikte. ABD'nin bu çağrıya nasıl yanıt vereceği ve Netanyahu'nun bu iddialara karşı nasıl bir tutum sergileyeceği, önümüzdeki günlerde yakından takip edilmesi gereken gelişmeler arasında yer alıyor. Unutulmamalıdır ki, bölgedeki her adım, sadece İsrail ve Filistin'i değil, tüm dünyayı etkileyebilecek sonuçlar doğurabilir.